27 Ekim 2011 Perşembe

AKDAĞLAR

Fethiye-Kaş arasında heybetle yükselen Akdağlar kütlesi uzaktan bakıldığında ulaşılmaz gibi görünür insana. Oysa Beydağları’nın bir kolu olan Akdağlar, 3 bin metrelere varan doruklarının hemen altındaki yeşil alanlarıyla yaylacıların yurdudur. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan Teke Yarımadası’nın bu karlı dorukları, zirvelerindeki düzlükleriyle yaz ayları boyunca yerleşime elverişli. Akdağlar’ın en yüksek noktası olan 3 bin 20 metrelik Uyluk Tepe zirvesine çıktığınızda, altınızda uzanan vadilerdeki Yörük çadırlarını görebilir, hayvanlarını otlatan çobanların dinledikleri radyo seslerini bile duyabilirsiniz. 

24/25-10-2011 AKDAĞ SUNUMU


12 Eylül 2011 Pazartesi

ALTINBEŞİK MAĞARASI MİLLİ PARKI

















ALTINBEŞİK MAĞARASI, ANTALYA / , FOTOĞRAF: ALİ ETHEM KESKİN
Adını bulunduğu Altınbeşik Tepesi’nden alan mağara kısmen aktif. Güz aylarında mağarada birçok gölet oluşuyor. Bahar aylarında ise debisi kuvvetli dereler akıyor. Aslında daha kuzeydeki düzlüklerden yeraltına inen suların toplandığı bir yeraltı nehri Altınbeşik Mağarası; Büyük Düden, Oruç Düdeni ve Feyzullah Düdeni’nden gelen suları Manavgat Çayı’na boşaltıyor.

Altınbeşik Mağarası’nın toplam uzunluğu 2 bin 500 metre; girişe göre en yüksek noktası ise 101 metre. Mağara üç seviyeden oluşuyor. Üst seviye aktivitesini tamamen yitirmiş durumda, tabanında dikkati çekici büyük kaya blokları ile sarkıt ve dikitler bulunuyor.

Orta seviye yağmurlu mevsimlerde sualtında kalıyor. Tabanı daha çok dere yatağı özelliğini taşıyor, yer yer kum ve çakıl depoları var ve oluşum hâlâ devam ediyor. Girişinden itibaren ilk 200 metre ise mağaranın alt seviyesini oluşturuyor.

Burası devamlı sualtında. Bu kesimin bitiminden 40 metrelik dik bir çıkış yer alıyor. Bu çıkış ve bitişik kısım mağaranın en güzel bölümleri: Duvarlar beyaz travertenlerle kaplı, zengin ve güzel damlataş oluşumları sergiliyor.

Altınbeşik Mağarası Milli Parkı sarp bir coğrafyada yer alıyor ve zengin bir bitki örtüsüyle çevrili. Maki örtüsünün yanı sıra sedir (Cedrus libani), ardıç (Juniperus sp.) ve kızılçam (Pinus brutia) alanda yayılış gösteren ağaç türleri.

ALADAĞLAR MİLLİ PARKI

















DİREKTAŞ, ALADAĞLAR, KAYSERİ, NİĞDE, ADANA / , FOTOĞRAF: YILDIRIM GÜNGÖR
Kayseri, Niğde ve Adana il sınırları içinde kalan Aladağlar ve yakın çevresinin 54 bin 524 hektarlık bölümü, 1995 yılında milli park ilan edildi. Yüzey şekillerinin çeşitliliği, zengin bitki ve hayvan topluluğu, kayalardan fışkıran şelaleleriyle ilgi çekici ve doğaseverler için cazip merkezlerden biri.

Aladağlar Milli Parkı, 730 metreden 3 bin 756 metreye yaklaşık 3 bin metrelik yükselti farkına sahip. Bu özellik değişik yaşam ortamlarına yol açtığından alanda çok çeşitli bitki ve hayvan türü yaşıyor. Endemizm açısından önemli olan alanda 57 endemik bitki taksonu bulunuyor. Beşparmakotu (Potentilla aladaghensis)gibi 9 bitki türü tüm dünyada sadece Aladağlar’da görülüyor.

Aladağlar kuşlar açısından da büyük öneme sahip. Alanda kaya kartalı (Aquila chrysaetos), gökdoğan(Falco pregrinus), sakallı akbaba (Gypaetus barbatus), kızıl akbaba (Gyps fulvus), küçük kartal (Hieraatus pennatus) gibi yırtıcı kuş türleri bulunuyor. Ayrıca nesli küresel ölçekte tehlike altında olan küçük akbaba(Neophron percnopterus) alanda ürüyor. Akdeniz biyomuna endemik Eirenis barani sürüngen türü alanın sakinlerinden.

Nesli küresel ölçekte tehlike altında olan Barbatula seyhanensis isimli içsu balığı alanın önemli türleri arasında. Aladağlar çok sayıda kelebek türüne de ev sahipliği yapıyor.

Bu türler arasında nesli küresel ölçekte tehlike altında olan apollo (Parnassius apollo) ile ülkemize endemik Aladağ zıpzıpı (Pyrgus aladaghensis) da bulunuyor. 

AĞRI DAĞI MİLLİ PARKI
















AĞRI DAĞI, IĞDIR/ , FOTOĞRAF: CÜNEYT OĞUZTÜZÜN
Ağrı Dağı ile yakın çevresini kapsayan 87 bin 380 hektarlık alan 2004 yılında milli park ilan edildi. Tarihte birçok efsaneye konu olan dağ, yaban hayat zenginliği ve kültürel değerleriyle de dikkat çekiyor. Ağrı Dağı Milli Parkı, Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarını içine alıyor. Ağrı Dağı, 5 bin 137 metreyi bulan zirvesi ile Türkiye’nin en yüksek noktası ve doruğunda Türkiye’nin en büyük buzulunu barındırıyor. Doğubayazıt’a 5 kilometre uzaklıkta, dağın eteklerinde yer alan Buz Mağarası da parkın görülmesi gereken yerleri arasında.

Alanda çançiçeği (Campanula ledebouriana) gibi 21 endemik bitki türü bulunuyor; bunlardan üçü ise sadece Ağrı Dağı’na ait. Alan, kelebek türleri açısından da çok zengin; endemik Acem güzelesmerine(Erebia iranica dromulus) ev sahipliği yapıyor. Ayrıca nesli küresel ölçekte tehlike altında olan apollo(Parnassius apollo) da burada yaşıyor.

Alanda Türkiye’ye endemik Süphan kertenkelesi (Eremias suphani) de görülüyor. Kuş türleri açısından ilgi çekici olan alanda alpin bir tür olan urkekliğin (Tetragallus caspius) büyük bir popülasyonu bulunuyor. Ağrı Dağı Milli Parkı’nın bir diğer dikkat çekici kuş türü ise sakallı akbaba (Gypaetus barbatus).

Konaklama
Hotel Nuh 472-312 72 32
Hotel Sim-er 472-312 48 42
Hotel İsfahan 472-312 43 63
Hotel Golden Hill 472-312 87 17
Hotel Ararat 472-312 49 88

Önemli Telefonlar
Ağrı İl Çevre ve Orman Md. 472-216 21 11
Iğdır İl Çevre ve Orman Md. 476-227 64 13

11 Eylül 2011 Pazar

SPİL DAĞI MİLLİ PARKI

SÜLÜKLÜ GÖL, SPİL DAĞI, MANİSA / , FOTOĞRAF: ULAŞ DİLEK

Manisa’nın hemen yanı başındaki Spil Dağı ve çevresindeki 6 bin 693 hektarlık alan 1968 yılında milli park ilan edildi. Gediz Ovası’nın 60 metrelik seviyesinden başlayan park alanının en yüksek noktası 1517 metre ile Karadağ.

Dağın dört tarafında derin vadiler içinde dere yatakları uzanıyor. Bu sular asırlar boyu vadileri eritip yararak yer yer dik duvarlı kanyonlar oluşturdu. Milli parkın doğusunda içi tamamen sülüklerle dolu Sülüklü Göl yer alıyor.

Zengin bir bitki varlığına sahip olan milli parkta hâkim ağaç türleri kızılçam (Pinus brutia), karaçam (Pinus nigra). Bunlara saçlı meşe (Quercus cerris) de katılıyor. Dere yataklarında ise çınarlar mevcut.

2 Haziran 2011 Perşembe

GPS (Global Positioning System; Küresel Yer Belirleme Sistemi ya da Küresel Konumlandırma Sistemi)


GPS (Global Positioning System; Küresel Yer Belirleme Sistemi ya da Küresel Konumlandırma Sistemi), düzenli olarak kodlanmış bilgi yollayan bir uydu ağıdır ve uydularla arasındaki mesafeyi ölçerek Dünya üzerindeki kesin yeri tespit etmeyi mümkün kılar.
Bu sistem, ABD Savunma Bakanlığı’na ait, yörüngede sürekli olarak dönen 24 uydudan oluşur. Bu uydular çok düşük güçlü radyo sinyalleri yayarlar. Yeryüzündeki GPS alıcısı, bu sinyalleri alır. Böylece konum belirlenmesi mümkün olur.
Bu sistemin ilk kuruluş hedefi tamamen askeri amaçlar içindi. GPS alıcıları yön bulmakta, askeri çıkartmalarda ve roket atışlarında kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Ancak, 1980′lerde GPS sistemi sivil kullanıma da açılmıştır.
* 1 Uygulama alanları

* 2 GPS Sistemi
o 2.1 Uzay Bölümü
o 2.2 Kontrol Bölümü
o 2.3 Kullanıcı Bölümü
* 3 Kaynakça

31 Mayıs 2011 Salı

Antalya - Kale İçi


KALE İÇİ VE YAT LİMANI

Deniz ve kara surları tarafından kuşatılan kent merkezine bugün "Kale İçi" denmektedir. Kale İçi'nin sokakları ve yapıları Antalya tarihinin izlerini günümüze kadar getirmektedir. Eski evlerin önemi sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda insanların yaşam şekli, davranışları, gelenekleri ve sosyal yönleri konusunda da çok yararlı bilgiler aktarmaktadır.
Kale İçi'nin sokakları dardır. Çoğunlukla limandan yukarılara doğru, dış surlar yönünde uzanırlar. Evler sahiplerinin ekonomik güçleri ve kullanılış amaçlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Fakat ortak özellikleri çoktur. Genellikle yığma taştan ve ağaç bağlantılı olarak yapılmışlardır. Hepsinin bir sokak cephesi ve bir de sokak görmeyen bahçesi bulunur. Sokağa bakan yüzde, ilk katta çok az pencere vardır. Üst katta ise "Cumba" denilen ve hem ev, hem de sokak mimarisine uygun olarak yapılmış çıkmalar vardır. Bu çıkmalar ağaç süslemelerle bezenmiştir. Evlerin merkezini, zemin katta, bahçeye açılan ve taş zeminli "Taşlık"lar oluşturur. Bu taşlıklarda ağaçtan dinlenme kanepeleri vardır. Buralardan zemin kattaki odalara geçilebildiği gibi, üst kata da bir merdivenle ulaşılır.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Dünyanın Ortası, Nasrettin Hoca Diyarı AKŞEHİR

 KONUMU: Şehir merkezinin yakın çevresi yerleşim alanı olarak gelişirken, dış kısımları tarımsal karekterli olup, sulu ve kuru tarım yapılmaktadır. Sebze ve meyvecilik gelişmiş olup, tarih ürünleri, pancar, hububat, baklagiller, sanayi bitkileri ve hayvan yemleri de önemli yer tutmaktadır.

İKLİM: Akşehir ve çevresi, İç Anadolu bölgesinin en çok yağış alan bölgelerinden biridir. Bir günde, dört mevsimi yaşamak mümkün olmaktadır.

AKŞEHİR KİRAZI: Dünyada “Napolyon Kirazı” adıyla bilinen ve Akşehir-Eber Gölleri arasında oluşan mikroklima etkisiyle aromasını kazanan kiraz, çok meşhur. Bu kiraz: 2004 yılında, Akşehir Kirazı adıyla tescil ettirilmiş. Gerçekten: Akşehir Gölü çevresindeki yollarda ilerlerseniz, bu kiraz bahçelerini görmeniz mümkün. Muhteşem büyüklükte ve güzel tadı olan bir kiraz. Mutlaka küçük bir mola verip, sahiplerinin izini ile bu kirazı bir şekilde denemelisiniz. Karahüyük Kasabası yolunda.

29 Mayıs 2011 Pazar

Frig Vadisi - Frigya - PHRYG


M.Ö. 3000-2000 yıllarını kapsayan Eski Tunç döneminden başlayarak günümüze kadar hüküm süren uygarlıklar içerisinde Frigler ayrı ve özgün bir yere sahiptir. Hititlerin M.Ö. 1700’den başlayarak 500 yıl süren egemenliklerinin ardından M.Ö. 1200 yıllarında parçalandıkları sırada, Anadolu’ya batıdan gelen ve sonradan adlarına Frig denilen bir kavim göçü başlamıştır. Bu göçler sırasında Anadolu, 400 yıl süren karanlık bir dönemin ardından M.Ö. 8. yüzyılın II. yarısında (M.Ö. 750) Friglerin siyasi üstünlük elde etmeleri ile aydınlanmış ve Frigler efsanevi kralları Midas döneminde güçlü bir devlet konumuna gelmişlerdir. Afyonkarahisar bölgesi de Friglerle bu dönemde tanışmış olmalıdır. Hititler gibi Anadolululaşan ve Afyonkarahisar-Eskişehir-Kütahya illerinin birleştiği bölgede özgün bir kültür oluşturan Frigler bu bölgede kült mezar ve mezar anıtları biçiminde, büyük boy kaya blokları üzerine işlenmiş Ana Tanrıça Kübele kültüne ait tapınak cepheleri ile yine Ana Tanrıça Kübele kültüne ait aslan kabartmalarıyla dünyanın en ilginç ve en değerli eserlerinin yaratılmasını sağlamışlardır. Özellikle Afyonkarahisar’ın kuzeyinde bulunan Göynüş Vadisi ve Döğer Bölgesi’nde bulunan Aslantaş, Yılantaş, Matlaş, Kapıkaya I ve Kapıkaya II gibi dünyada eşi bulunmayan Frig Kaya Anıtları bunların başlıcalarıdır. Frigler M.Ö. 6. yüzyıl sonlarından itibaren siyasi üstünlüğü yitirmiş olmalarına rağmen Afyonkarahisar ve çevresinde Frig kültürü, dini, mitolojisi yüzlerce yıl daha devam etmiş, bölgede bin yıl Frig dili konuşulmuştur. 

Isparta - Kovada Gölü Milli Parkı



Akdeniz Bölgesinin güller bölgesinde yer alan Milli Parka, Isparta-Eğirdir-Konya devlet karayolundan ayrılıp güneye dönen 23 km.lik bir yol ile ulaşılmaktadır. 
    
Özelliği: Kovada Gölünün meydana gelişi, Batı Toroslarda görülen karstik göllere benzer.Havzaya düşen yağmur sularının fiziksel ve kimyasal aşınmasına eklenen tektonik yer hareketleriyle şekillenen göl, karstik bir polyedir. Eğirdir Gölünün güneye doğru uzantısı olan Kovada Gölü, sonradan aradaki dar vadinin alüvyonlarla dolması sonunda bugünkü şeklini almıştır.

Antalya - Köprülü Kanyon Milli Parkı


Köprülü Kanyon Milli Parkı, Side’den 65 km. uzaklıkta, Toros Dağlarının eteklerindedir. Park içinde, vadi ve kanyonların arasından akan 120 km uzunluğundaki Köprü Irmağı geçmektedir. Milli parkın alanı 37 bin hektardır. Doğuda yer alan Dipoyraz Dağı 2.980 m. olup, yamaçları ormanlarla kaplıdır.